Ahmet Kaya
Dosta Düşmana Karşı
Zindanlardan taşa taşa kar beni Mamak’lardan metris’lerden
sor beni Diyarbekre kanla bastım mührümü Ceset ceset kefen kefen saR beni----------
Bu
türkü mor dağların emanetidir
Firari
mahpuslara bir avuç su
Bir
türkü dilimi içerdekine
Çeyiz
sandıgına oyalı yazma
Memeye
süt Ve baharın toprağa bereketidir Sığmaz dört duvarın yanına,
dikenli
tele Cesur mermidir, mavzer yatağında bu Önü kıtlık kıran, zemheri Ardı ateş külü,
kızılcık Ve menekşedir
Bir
teli asuri vurur, bir keldani Ve yeşile çalar her mevsim Petrol mavisini Kan
kızılını Kavruk dudakların tuzunda tadı Fırat’ı Dijle’yi vurur Heyy bre Şahin
gagasında Can suretidir Kara saçlım Gül benizlim Sevdiğim Bu türkü Mor dağların
emanetidir ----
Gün
kar yanığı yüze vuranda Debreşir gökçe yürek Kasketi keder gömleği kan Sevdası
bir uçurumdur Gözleri kor tanesi gözleri hançer Gözleri cesarettir Krizantem
çiçegidir emegi gülüm Elleri cesur vede hünerli
Mor
dağların ardında Üç koca destan üç koca dünya Üç denklem Üç şifre üç atom
çekirdeği ve Bir çakmak bir kıvılcım birde dinamit Gün kar yanığı yüze vuranda
Mor dağların türküsü gelir Onlar güneşin bağrında ateş Yer yüzünde bir taze
çiçektiler Namluda namusun fişengi İsyanda yürek kara düşte Bembeyaz
gerçektiler Ben yılların sevdası Nazlım Sabır kıyısında Kin köpüğü Al almada
Başaklarda Gül dudaklarda hasret Söyle türkünü sen Erinme nazlı bacım Ağlamadan
Karalara bağlamadan Kına gecelerinin sevincinde Lurke’de Goven’de Temirağa’da
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder